Masajın etkileri temel olarak mekanik, fizyolojik, refleks ve psikolojik olmak üzere dört ana grupta incelenir.
Masaj, venöz (toplardamar) ve lenf akışını artırarak ödemin çözülmesine ve cilt altı skar dokularının gevşemesine katkı sağlar. Aynı zamanda, dokunun esnekliğini ve gerilme kapasitesini artırır.
Masaj, kasın aktif gücünü doğrudan artırmaz; bu etki yalnızca düzenli ve bilinçli egzersizle sağlanabilir. Ancak masaj, kas tonusu üzerinde belirgin bir etkiye sahiptir. Kas tonusunun düzenlenmesiyle genel gevşeme sağlanır. Ayrıca, kas ve bağ dokularının fonksiyonel ayrılması kolaylaşır, yapışıklıklar çözülür ve daha dayanıklı, esnek bir doku gelişimi desteklenir.
Vücutta en yaygın doku türü olan bağ doku, hareket kabiliyetinde önemli rol oynar. Uzun süreli hareketsizlik veya kronik stres bağ dokuda sertleşme ve kalınlaşmaya yol açar. Bu durum hareket açıklığını sınırlar. Masaj sayesinde uygulanan bası, germe ve friksiyon, doku ısısını ve enerji düzeyini artırarak bu kısıtlılıkları giderebilir.
Kaslar, yeterli besin maddelerini alamadığında ve kasılma sonucu oluşan atık ürünleri uzaklaştıramadığında çabuk yorulur. Kas spazmları, yetersiz toparlanma ve kronik stres sonucu oluşabilir. Masaj bu problemlerin giderilmesinde etkili bir yöntemdir. Ayrıca, dolaşım bozukluğuna bağlı ağrıların azaltılmasında da olumlu katkı sağlar.
Optimal fiziksel performans için uygun düzeyde duygusal (emosyonel) uyarım gereklidir. Düşük uyarım seviyeleri ağırlık, uyuşukluk ve uyku hâli yaratırken; aşırı uyarım kaygı ve stres oluşturur. Masaj, uygulanan tekniklere göre emosyonel durumu dengeleyebilir: